Rechercher

/ languages

Choisir langue
 

Sinema

En Pahalı Fransız Yapımı Astérix

Yayın tarihi 30/01/2008 Son güncelleme 30/01/2008 13:36 TSİ

Astérix Olimpiyat Oyunlarında(Foto: Filmin resmi sitesi)

Astérix Olimpiyat Oyunlarında
(Foto: Filmin resmi sitesi)

Fransız sinemasında tüm zamanların en pahalı filmi "Astérix Olimpiyat Oyunlarında" bugün gösterime girdi.

Fransa’da Çarşamba günlerinin özelliği, haftanın yeni filmlerinin vizyona girmesi. Yarısı Fransız yapımı ya da ortak yapımı 12 film arasında bir tek Amerikan filmi bulunması bu haftanın ilginç bir özelliği. Ayrıca bir Rus, iki de Fransız belgesel gösterime girdi. 12 filmin en büyük yapımı Fransız sinemasının gelmiş geçmiş en pahalı filmi “Astérix Olimpiyat Oyunlarında”.

Ortalama bir Fransız filminin bütçesi 5.4 Milyon Avro civarındayken, 78 Milyon Avroluk masraf kalemi yazan efsanevi çizgi romanın üçüncü sinema uyarlaması, bir yandan Fransa’nın en ünlü ve revaçta aktörlerini birleştirirken (Gérard Depardieu yine Obélix’i, Alain Delon Sezar’ı, Clovis Cornillac Astérix’i oynuyor), olimpiyat oyunlarında dünyanın ve Fransa’nın en ünlü sporcuları da rol almış: Formüla 1 şampiyonu Michael Schumacher, NBA yıldızı Tony Parker, tenis kortlarının kraliçesi Amélie Mauresmo, hatta “emekli” futbolcu Zinedine Zidane. Filmin, bütçesininkini aratmayacak bir boyutta gişe rekoru kırması bekleniyor...

Haditha Savaşı Filminden bir sahne(Foto: Filmin resmi sitesi)

Haditha Savaşı Filminden bir sahne
(Foto: Filmin resmi sitesi)

Eleştirmenlerin birçoğunun beğenide birleştiği film ise bir İngiliz yapımı bir kurgu: “Haditha Savaşı”. Irak savaşı sırasında meydana gelen gerçek bir olaydan esinlenen film, belgesel ustası Nick Broomfield’in 19 Kasım 2005 tarihinde Amerikalı askerler tarafından sivil halka yaptıkları katliamı anlatıyor. Le Monde, Le Figaro  ve La Croix eleştirmenleri övgüyle “Haditha Savaşı”nı haftanın filmi seçmiş. Ne var ki, Libération aynı fikirde değil ve böylesi bir konu işlenirken kaçınılması zor da olsa, filmin klişeleri aşamadığını yazıyor.

Libération gazetesinin bu haftaki seçimi, Tayvan’lı yönetmen Hou Hsiao-hsien’in “Fransa’ya ağıt” sayılabilecek filmi “Kırmızı Balonun Yolculuğu”. 20. yaşgününü kutlayan Orsay Müzesi’nin sipariş ettiği 20 filmden biri olan eser, başta Albert Lamorisse’in 1956 tarihli ünlü “Kırmızı Balon” filmi olmak üzere, birçok sanat eserine göndermeler içeriyor. Örneğin Paris’teki Orsay Müzesinde bulunan Félix Valloton’un 1899 yılında gerçekleştirdiği “Balon” adlı tablo veya kamerasının merceğine yansıyan Jacques Rivette’in ünlü “Céline et Julie” filminden bir kare... Le Monde ise filmin en önemli özelliğinin sanatının doruğunda bir Juliette Binoche olduğunu ve izleyicileri sırf oyuncunun performansını görmek için bile olsa, filme gitmeye davet ediyor.

Haftanın diğer üzerinde en çok konuşulan üç filminden ilki, ünü daha ziyade Fransa sınırlarında kalan oyuncu Sandrine Bonnaire’in otist kız kardeşini anlattığı “Adı Sabine” adlı belgesel. Yıllardır kardeşini görüntüleyen Bonnaire’in eseri, aslında psikiyatrik hastalıkların tedavisinde Fransız sağlık sisteminin yetersizliği ve ilkelliğine ağır bir eleştiri. İkinci film, eleştirmenlerden ancak geçer not alabilen, Sırbistan’ı vatan edinen Ortodoks Boşnak yönetmen Emir Kusturica’nın alışılmış cümbüşün ötesine geçemeyen yeni filmi “Bana Söz Ver”. Son olarak, Rus yönetmen Andrei Nekrassov’un “Litvinenko: eski bir KGB ajanının zehirlenmesi” adlı belgeseli.