Yayın tarihi 30/06/2008 Son güncelleme 30/06/2008 12:49 TSİ
Goller Sarkozy’ye
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Türk milli takımının yarı final oynama başarısını göstermesi dış politika sayfalarında diplomatik yorumlara konu oldu. Gila Benmayor, Brüksel’de Avrupa’nın geleceğiyle ilgili bir raporun tartışıldığı toplantıya ilişkin izlenimlerini aktardığı yazısının başlığında “AB kilidinin anahtarı futbol mu?” diye sordu. Yazısında sözü futbola getiren ve Türk milli takımının başarısının Fransız medyasındaki yankılarını aktaran Benmayor, “Nicolas Sarkozy istediği kadar Türkiye’ye ‘hayır’ desin. Türklerin maçı karşısında şapka çıkartan Fransızlar eninde sonunda üyelik fikrine alışacaklar.” diye görüş belirtti. (Hürriyet, 27 Haziran 2008)
Hadi Uluengin de “Kale arkası” başlığı altında şu görüşleri kaleme aldı: “BAZILARI, ‘futbol kitlelerin afyonudur’ buyuruyor. Aman öyle olsun ve kalsın! Çünkü, o futbol sayesindedir ki Türkiye bugün AB’ye dünkünden çok daha yakındır! Çok daha içiçe geçmiştir; çok daha sarmaş dolaş olmuştur ve çok daha eklemleşmiştir. Yani, Fatih Terim’li Milli Takım’ımızın ‘Euro 2008’de sergilediği mükemmel performans söz konusu Avrupa kitlelerini fet-het-miş-tir!” (Hürriyet, 27 Haziran 2008)
Milliyet’ten Semih İdiz, Orhan Pamuk, Fazıl Say ve Nuri Bilge Ceylan’ın başarılarına futboldaki başarının eklendiğini, ancak siyaset ve diplomaside aynı başarının elde edilemediğini savunarak, yazısının başlığında “Avrupa’da küme düşüyoruz” dedi. (28 Haziran 2008)Erdal Şafak ise, “FART'ın F'si” başlıklı yazısında, Nicolas Sarkozy'ye ekonomik büyüme reçeteleri hazırlayan Jacques Attali’nin görüşlerini futbolla harmanlayarak değerlendirdi. Şafak’ın yazdığına göre Attali, AB’nin geleceğinin olmadığını, Fransa’nın eski düşmanları Almanya, Rusya ve Türkiye ile birlikte ortaklık kurması gerektiğini savunuyor. Yani FART (Fransa’nın F’si, Almanya’nın A’sı, Rusya’nın R’si ve Türkiye’nin T’si). Attali’nin görüşlerini özetleyen Erdal Şafak, sözü futbola getirerek, “Son dörtte A (Almanya) var, R (Rusya) var, T (Türkiye) var. Peki, F (Fransa) nerede? Evinde. Küçük dertleriyle boğuşuyor ve Cumhurbaşkanı'nın kişilik zaaflarının doğurduğu sorunlar yüzünden içeride dışarıda herkesle didişiyor.” diye görüş belirtti. (Sabah, 23 Haziran 2008)
* * *
Senato’da Referandum Golü
Türkiye'nin AB üyeliği için Fransa’da doğrudan referandum öngören anayasa değişikliğinin Senato’dan dönmesi, Türk medyasında, “Sarkozy’nin Türkiye planı bozguna uğradı”, “Fransa'da Türkiye aleyhindeki değişikliğe ret”, “Fransız senatosu, Türkiye'ye karşı 'ikiyüzlülüğe' geçit vermedi”, “Fransa Senatosu tarihi hatadan döndü”, “Fransa’da Türkiye lehine karar”, “Senato’nun sağduyusu”, “Sarko’ya Türkiye tokadı” gibi başlıklarla yankılandı. Haberlerde, Fransa Ulusal Meclisi’nin kabul ederek Senato’ya gönderdiği anayasa değişikliği paketindeki referandum maddesinin Senato Genel Kurulu’nda 7’ye karşı 297 oyla reddedildiği vurgulandı. (24 ve 25 Haziran 2008 tarihli gazeteler)
Bundan sonraki sürece ilişkin bir haber Sabah gazetesinde “Türkiye maddesi 8 Temmuz’da Meclis’te” başlığıyla aktarıldı. (28 Haziran 2008)
“Sarkozy devrede” başlıklı habere göre ise, referandum maddesinin Senato’dan dönmesinin ardından Fransa Cumhurbaşkanı, uyuşmazlığı gidermek için Meclis ve Senato grup liderlerini bir araya getirdi. İki meclis uzlaşmaya varsa bile, 17 Temmuz’da Senato ve Ulusal Meclis üyelerinin ortak toplantısında beşte üç çoğunluk gerekiyor. Bu sayıya ulaşılamazsa anayasa reform paketi reddedilmiş sayılacak ve otomatik referandum koşulu şimdiki gibi devam edecek. (Milliyet, 26 Haziran 2008)
Türkiye için referandum maddesinin Senato’dan dönmesi köşe yazılarında genellikle Fransız sağduyusu olarak yorumlandı. M. Ali Birand, “Fransız sağduyusu nihayet kendini gösterdi” başlığı altında Fransızların sağlam bir mantıkları olduğunu savunarak, “Bu sonuç, Fransız siyaset dünyasının sağduyusunu kaybetmediğini göstermektedir. Üstelik, Sarkozy’nin partisinin çoğunlukta olduğu bir ortamda reddedilmesinin anlamı daha da önemlidir.” diye yazdı. (Posta, 26 Haziran 2008)
Semih İdiz de “Fransız Senatosunda sağduyu ağır bastı” başlığı altında, Senato’nun kararıyla ikili ilişkilerde düzelme yolunda adım atıldığını kaydederek “Türkiye’nin 13 Temmuz’da Paris’te yapılacak Akdeniz zirvesine katılma olasılığı da artmıştır.” dedi. (Milliyet, 26 Haziran 2008)Ali Sirmen ise, “Maksat Demagoji Olunca” başlıklı yazısında, konunun Ulusal Meclis’te yeniden görüşüleceğini belirterek, referandum maddesine sahip çıkan Ermeni kökenli Fransız politikacı Patrick Devedjian’ın sözlerini değerlendirdi. Devedjian’ın “Tartışmaya açığız ama, bizim bu madde ile hedeflediğimiz amacın korunması şartıyla” dediğini anlatan Sirmen, “Bu mantığı biz çok iyi biliyoruz, sahibinin adının mutlaka Patrick Devedjian olması da gerekmiyor, Mehmet de olabilir Recep de…Hamakat da küreselleşmiş, haberiniz ola…” diye görüş belirtti. (Cumhuriyet, 27 Haziran 2008)
Bu arada, “Bizim Fransızlar Sarkozy’ye karşı” başlıklı röportajda, Türkiye’de yaşayan Christian Victor Boisson (bir şirkette genel müdür), işadamı Bertrand Viala ve Hollanda’nın NIHA Enstitüsü’nde çalışan siyaset bilimci Caroline Delan’ın görüşleri aktarıldı. Türkiyeli Fransızlar, “Türkler milliyetçi konuşuyor. Ama AB’yle görüşmelere oturduklarında birden yumuşuyorlar. Bize gereken, cesaret ve masaya yumruğu vurabilmek” diye görüş belirttiler. (Akşam, 22 Haziran 2008)
“Fransa da Türkiye'nin stratejik ortağı çıktı!” başlıklı haberde ise Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Bernard Emie’nin görüşleri aktarıldı. Fransa'nın Edirne Fahri Konsolosu Dr. Ercan Dursunoğlu'yla birlikte Edirne Valisi Mustafa Süyük’ü ziyaret eden Emie, “Fransa Türkiye'nin stratejik ortağıdır ve Türkiye'yle ilişkilerine önem vermektedir” dedi. (Star, 24 Haziran 2008)
* * *
İrlanda Krizi Türkiye İçin Şans mı Handikap mı?
AB’nin yeni anayasası olan Lizbon Anlaşması’nın İrlanda referandumunda reddedilmesi, Türk medyasında geçen hafta da önemini korudu. Gazetelerin dış politika sayfalarında önceki hafta olduğu gibi yine İrlanda referandumunun Türkiye’nin AB yolculuğunu nasıl etkileyeceğine ilişkin haber ve yorumlar vardı.
“İrlanda’ya referandum baskısı artıyor” başlıklı habere göre, AB çevrelerinde İrlanda’nın, ikinci bir referandum düzenlemesi için kendisine baskı yapan Fransa ve Almanya’ya boyun eğeceği konuşuluyor. (Milliyet, 23 Haziran 2008)
Durumun Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin İrlanda'nın başkenti Dublin'e 11 Temmuz'da yapacağı ziyarette netleşebileceği yolundaki bir haber de “Fransa: Lizbon anlaşması yeniden müzakereye açılabilir” başlığıyla aktarıldı. (Referans, 26 Haziran 2008)
Fransız Le Monde Diplomatique gazetesinde çıkan Türkiye konulu bir analiz, Milliyet’te “AB’den uzaklaşan Türkiye başka yollara sapabilir” başlığıyla, Star’da “Türkiye başka yola sapabilir” başlığıyla, haberleştirildi. Habere göre, Fransız gazetesinin analizinde “AB ile üyelik müzakerelerindeki engellemeler, Türkiye’yi AB ile ilişkilerini gözden geçirme durumuna getirebilir.” yorumu yapıldı. (28 Haziran 2008)
“İrlanda referandumunun bedelini Türkiye ödeyecek” başlıklı haberde ise Eski Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in, İspanyol El Pais gazetesinde çıkan makalesi haberleştirildi. Fischer, İrlanda halkının Lizbon Antlaşması'nı reddetmesiyle Avrupa'nın gereksiz yere siyasi felakete sürüklendiğini ve AB'nin yeni üyeleri kabul edemeyeceğini öne sürdü. (Zaman, 26 Haziran 2008)
Erdal Şafak, Fischer’in görüşlerini “Fischer’in korkuları” başlığı altında değerlendirirken “Fischer ve onun gibi düşünenlerin, Türkiye'yi Ortadoğu'nun jandarması, İslam dünyası ile Hıristiyan Avrupa arasında köprü görmelerinden bıktık. ‘Cumhuriyet'in uygarlık projesi’ni sadece bu misyonlarla sınırlandıracak AB üyeliği de eksik olsun...” diye yazdı. (Sabah, 26 Haziran 2008)
İrlanda referandumu sonrasındaki gelişmelerle ilgili, Fransız Libération gazetesinde Bernard Guetta imzasıyla çıkan bir makale, “Avrupa Birlik(siz)liği” başlığıyla Zaman gazetesinde aktarıldı. (26 Haziran 2008)
Ali Sirmen, başlığında “AB Şoku Atlatacak mı?” diye sorduğu yazısında, krizden İrlanda’nın sorumlu tutulmasının “dangalakça bir yaklaşım” olduğunu kaydederek, “Bir kamuoyu araştırması, eğer halkoyuna başvurulmuş olsaydı, Fransızların da yüzde 53 oranında Lizbon Anlaşmasına hayır diyeceklerini ortaya koydu.” diye yazdı. (Cumhuriyet, 26 Haziran 2008)
Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, “Sarkozy’ye hediye yolda” başlıklı yazısında İrlanda tartışmasını AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilişkilendirdi. Lizbon Anlaşması’nın İrlanda referandumuna takılması üzerine Türkiye’nin AB üyeliği için ortak onay şartının kalktığını, Türkiye karşıtlarının öteki AB ülkelerini tek tek ikna etmeleri gerektiğini anlatan Dedeoğlu, şu görüşleri kaydetti: “Fransa ya da Almanya’nın, Türkiye’nin üyeliğini savunan İspanya, İtalya ve İngiltere’ye ‘biz size dememiş miydik’ diyeceklerini duyar gibiyiz. Kısacası AKP’nin kapatılmasına ilişkin davanın Sarkozy ve Merkel’i ne kadar sevindirebileceğini düşünmek zor değil.” (Star, 27 Haziran 2008)
Eski dışişleri bakanlarından İlter Türkmen de, Fransa’da anayasa değişikliği, Akdeniz Birliği projesi ve İrlanda referandumunu birlikte değerlendirdiği yazısının başlığında “AB üyelik süreci zorda” dedi. (Hürriyet, 28 Haziran 2008)
* * *
Fransa’dan ve Carla’dan haberler
Geçen hafta Türk medyasında Fransa’yla ilgili haberler, Cumhurbaşkanı Sarkozy ve eşi Carla Sarkozy-Bruni’nin İsrail ve Filistin’e yaptıkları ziyaretle ilgiliydi.
Hürriyet, “Carla ve kocası İsrail’de” başlığı altında, İsrail’de ziyaretin asıl yıldızı olarak Carla Bruni’ye bakıldığını yazdı. (23 Haziran 2008)
Vatan gazetesi de ziyaretle ilgili ilk gün haberinin başlığında “Carla Bruni şimdi de Kudüs’ü büyüleyecek” dedi. (23 Haziran 2008)
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin İsrail temaslarıyla ilgili haberler ise “Nükleer İran kabul edilemez”, “İran’a karşı İsrail’le el ele”, “Sarkozy: İsrail'i yok etmek isteyen karşısında Fransa'yı bulur” gibi başlıklarla bütün gazetelerde yer buldu. (24 Haziran 2008)
Nicolas Sarkozy’nin İsrail’den uğurlanmasını da bütün gazeteler “İntiharla uğurlandı”, “Sarko’yu uğurlama töreninde şaibeli ölüm”, “Sarkozy’yi uğurlama töreninde asker intihar etti” başlıklarıyla duyururken, Hürriyet haberini “Carla Sarko’yu gölgede bıraktı” başlığıyla aktarmayı tercih eti. (25 Haziran 2008)
Türkiye’de görev yapan Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahalli, “Neler oluyor?” başlığı altında Sarkozy’nin Ortadoğu gezisini yorumlarken, “Mısır’ın Hamas-İsrail arabuluculuğuna destek veren Bush-Sarkozy ikilisi belki de Türkiye’yi bölgede (Fransa’ya göre AB’de de) devre dışı bırakmayı amaçlıyor.” diye görüş belirtti. (Akşam, 24 Haziran 2008)
Türk medyasında geçen hafta Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, devlet televizyonu başkanının hükümetçe atanması ve beş kamu kanalında reklamlara son verilmesini öngören reformuyla tartışma kopardığı yolunda haberler de vardı. Hürriyet konuya ilişkin haberini “Telecumhurbaşkanı Sarko” başlığıyla aktarırken, Radikal “Fransız medyası Sarko kementinde” başlığını tercih etti. (27 Haziran 2008)
Rahmi Yıldırım / Ankara