Rechercher

/ languages

Choisir langue
 

Türk Basınında Fransa - 9 Şubat 2009

NATO/AB Yolunda Fransa/Türkiye

Yayın tarihi 09/02/2009 Son güncelleme 09/02/2009 12:43 TSİ

Geçen hafta Türk medyasında çıkan Fransa konulu haber ve yorumlar, öncelikle, Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüş süreciyle ilgiliydi. Yanı sıra, Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta Gazze konulu paneli terk etmesinin Fransa'da nasıl değerlendirildiğine, İsrail-Filistin anlaşmazlığına Paris ve Ankara'da çözüm çabalarına, ekonomik krizin Fransız siyasetine etkilerine ve Fransa'nın iç siyasetine ilişkin haber ve yorumlar da vardı.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel Münih Güvenlik Konferansında (7 Şubat 2009).(Foto: Reuters)

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel Münih Güvenlik Konferansında (7 Şubat 2009).
(Foto: Reuters)

 

Fransa'nın AB çelmesine karşılık Türkiye'den NATO çelmesi mi?

Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüş süreciyle ilgili haberlerde, AB'ye tam üyelik yolunda Fransa'nın Türkiye'yi çelmelemesine karşılık Türkiye'nin NATO yolunda Fransa'yı çelmeleyip çelmelemeyeceği sorusuna da yanıt arandı.

Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüş süreciyle ilgili ilk haber, "Fransa ve Almanya, ABD ile yakın güvenlik bağları kurmak istiyor" başlığıyla aktarıldı. Habere göre Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, nisan ayında toplanacak NATO zirvesinde, ABD ile daha yakın bir işbirliği silah kontrolü alanında ilerleme sağlanmasını hedefliyorlar. (Referans, 4 Şubat 2009)

Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüş hazırlıklarının, nisan ayında toplanacak 60'ıncı kuruluş zirvesinde resmiyet kazanacağı yolundaki haber, "Fransa, NATO'nun askeri kanadında" başlığıyla duyuruldu. (Milliyet, 5 Şubat 2009)

"Türkiye'nin itirazını önleyin" başlıklı habere göre, "AB üyeliğinde Türkiye'nin yoluna taş koyan Fransa, NATO'nun askeri kanadına geri dönüşü Ankara'ya takılınca ABD Başkanı Obama'dan araya girmesini istedi." (Sabah, 5 Şubat 2009)

Türkiye'yi AB'den dışlayan Fransa'nın, şimdi NATO'ya dönüş sürecinde Türkiye'den çekindiği yolundaki bir haber de "Fransa'yı korkutan risk!" (Vatan) ve "Fransa'yı korkutan Türk kozu" (Star) başlığıyla duyuruldu. (6 Şubat 2009)

Fransa'nın Ankara'dan çekindiği haberlerine karşılık, "Ankara dönüşe sıcak" başlıklı haberde, Türkiye'nin, Avrupa Birliği'nde her fırsatta engel çıkartan Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüşünü engelleme niyetinde olmadığı belirtildi. (Milliyet, 6 Şubat 2009)

 "NATO'ya 'Fransa usule uygun dönsün' mesajı" başlıklı haberde de, Türkiye'nin, Fransa'nın NATO'nun askerî kanadına dönüşüne ciddi bir itirazının bulunmadığı; ancak bu geri dönüşün usulüne uygun olarak yapılmasını istediği bildirildi. (Zaman, 7 Şubat 2009

Ali Babacan(Foto: Reuters)

Ali Babacan
(Foto: Reuters)

"Fransa'ya sıcak mesaj(Radikal) ve  "Babacan: Fransa Başkalarına Benzemez" (Milliyet) başlıklı haberlere göre, Türk Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına geri dönmesi isteğinin, birçok NATO üyesi tarafından olumlu karşılandığını, konunun siyasi boyutunun hukuki boyutundan daha önde olduğunu vurguladı.Babacan, "Değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Burada önemli olan, NATO ittifakının güçlü olmasıdır" dedi. (7 Şubat 2009)

Fransa'da yayımlanan Le Monde gazetesinin Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüş sürecine ilişkin yorumu da, "Fransa, NATO'dan iki komutanlık alabilir" başlığıyla aktarıldı. (Zaman, 6 Şubat 2009)

Milliyet yazarlarından Semih İdiz, "Başbakan Erdoğan'ı bekleyen zor karar" başlığı altında Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüş sürecini değerlendirirken, Le Monde gazetesinde çıkan haber-yorumda Türkiye'nin veto olasılığına dikkat çekildiğini yazdı. İdiz, Ankara'nın vetosunun Türkiye'yi yalnızlaştıracağı uyarısında bulundu. (6 Şubat 2009)

Davos azarının yankıları

Türk medyasında geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta Gazze konulu panelde İsrail Cumhurbaşkanı Peres'i sert bir dille eleştirip toplantıyı terk etmesinin Fransa'da nasıl değerlendirildiğine, İsrail-Filistin anlaşmazlığı Paris ve Ankara'da çözüm çabalarına ilişkin haber ve yorumlar da yer aldı.

Recep Tayyip Erdoğan Davos'taki Açık Oturumu terk ederken (Davos - 29 Ocak 2009).(Foto: Reuters)

Recep Tayyip Erdoğan Davos'taki Açık Oturumu terk ederken (Davos - 29 Ocak 2009).
(Foto: Reuters)

"Fransız senatör: Erdoğan Davos'u terk etmekte haklıydı" başlıklı habere göre, Fransız senatör Nathalie Goulet, Başbakan Erdoğan'ın Davos zirvesini terk etmesine destek verirken, "Diğer Arap ülkeleri de aynısını yapmalıydı." dedi. (Zaman, 3 Şubat 2009)

Başbakan Erdoğan'ın Davos çıkışının Batı başkentlerinde nasıl yankılandığı konusunda, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Türkiye Özel Temsilcisi Pierre Lellouche'la yapılan söyleşi, Zaman gazetesinin manşetinde "Türkiye Batı'dan kopmuyor sadece kendisi oluyor" başlığıyla aktarıldı. Sarkozy ile Erdoğan'ın birbirlerine benzediğini ve artık iki liderin birbirlerini geçmişten çok daha iyi anladığını kaydeden Lellouche "Dramatize etmeye gerek yok. Türkiye, Avrupa ile Ortadoğu arasında bir köprü. Ortadoğu'da, Körfez'de, Kafkaslar'da çok aktif bir diplomasi uyguluyor. İslam dünyası ile bağlarının olması da gayet normal. Türkiye kadar Avrupa için de faydalı bir durum." görüşlerini dile getirdi. (Zaman, 3 Şubat 2009)

Akşam gazetesi genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya, Pierre Lellouche'un görüşlerine atıfta bulunduğu ve Başbakan Erdoğan'ın Davos çıkışına Batı medyasından sert eleştiriler geldiğine dikkat çektiği yazısının başlığında "Doğu'yu kazanırken Batı'yı kaybetmeyelim" temennisinde bulundu. (4 Şubat 2009)

Vatan gazetesinden Mehmet Tezkan da, "Emine Hanım'ın ağlamasının nedeni!" başlığı altında, Tayyip Erdoğan'ın paneli terk ettiği sırada eşinin neden ağladığını sorgularken,  Emine Erdoğan'ın Tayyip Erdoğan'a haksızlık yapıldığı için değil, kocasının sağlık sorunu yaşamasından endişe ettiği için ağladığını savundu. Emine Erdoğan'ın salondan çıkarken "Şimon Peres yalan söylüyor" diyerek diplomatik skandala yol açtığını kaydeden Tezkan, "Sarkozy'nin eşi Carla Bruni. Obama'nın eşi Michelle. Tayyip Erdoğan için yalancı dese. Yalan söylüyor diye demeç verse ortalık ayağa kalkmaz mı? Diplomatik kriz yaşanmaz mı?" diye sordu. (Vatan, 2 Şubat 2009)

Mahmut Abbas Paris ve Ankara'daydı

Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas. (Foto: AFP)

Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas.
(Foto: AFP)

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın Türkiye'yi ziyaret etmeden önce Paris'te Cumhurbaşkanı Sarkozy ile görüşmesi "Abbas, Sarkozy ile görüştü" başlığıyla haberleştirildi. Mahmut Abbas, Hamas ile 'ulusal birlik hükümeti çatısı altında bir çözüm' çağrısında bulundu. (Yeni Şafak, 3 Şubat 2009)

Abbas'ın Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner ile görüşmesi de "Fransa, İsrail'in Gazze'de bombaladığı hastaneyi yeniden inşa edecek" başlığıyla haberleştirildi. (Zaman, 3 Şubat 2009)

 "Fransız aydınlar tepkili: Sarkozy İsrail'in savaş suçlarına ortak oldu" başlıklı haberde, Fransa'da bir grup entelektüelin, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner'i, Gazze saldırıları sırasında ateşkes girişimleriyle İsrail'e zaman kazandırmakla, bu yüzden "savaş suçu" işlemekle suçladıkları bildirildi. (Zaman, 5 Şubat 2009)

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın Türkiye ziyareti sırasında Türk medyasında üç yıl önce kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit'in salıverilmesi konusunda Ankara'nın Hamas ile İsrail arasında arabulucu olmasında anlaşmaya varıldığı yönünde haberler yer aldı. Ancak, Hamas'ın üst düzey liderlerinden Usame el Müzeyni, bu yöndeki haberlerin doğru olmadığını açıkladı. Hürriyet gazetesi yazarlarından Ferai Tınç, "Galid Şalit gerçeği" başlığı altında Şalid'i kurtarmak için Fransa'nın da devrede olduğunu, Şalid serbest bırakılırsa Türkiye'nin tek başına bundan pay çıkarmaması gerektiğini yazdı. Tınç'a göre, "Şalit aynı zamanda Fransız vatandaşı. Ailesi Ocak ayında Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'yi ziyaret etti. Medyatik bir karşılama yapıldı. Sarkozy, Şalid'i kurtarmak için devrede olduklarını duyurdu. Suriye ile iyi ilişkiler içinde olan Fransız Senatör Şam'a gitti ve 'anlaşma yakın' dedi." (Hürriyet, 6 Şubat 2009)

Küresel kriz ve Fransız siyaseti

Küresel ekonomik krizin Fransız ekonomisini ve siyasetini ne yönde etkilediğine ilk haber, "Fransa'da işsizlik patlaması" başlığıyla aktarıldı. Habere göre, Ekonomi Bakanı Christine Lagarde, 2008 yılında işsizlerin sayısının 200 bin artarak 2 milyon 68 bin 500 kişiye yükseldiğini bildirdi. (Star, 2 Şubat 2009)

Fransız hükümetinin araştırma yapan öğretim üyelerinin statüsünü düşürmeyi kararlaştırmasının ülke genelinde öğrenci ve akademisyenlerin tepkisine yol açtığı haberi de "Fransa'da üniversiteler kaynıyor" başlığıyla duyuruldu. (Cumhuriyet, 6 Şubat 2009)

"Krizden en iyi kim kurtarır krizi!" başlıklı haber, Paris ile Londra arasındaki tartışmayla ilgiliydi. Habere göre, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, İngiltere Başbakanı Brown'ın "Dünya bizi örnek alsın" dediği vergi indirimine dayalı ekonomik paketini alaycı bir dille küçümseyince diplomatik kriz çıktı. Sarkozy "Biz Brown'un yaptığı hataları tekrarlamayacağız." deyince iki başkent arasında telefon diplomasisi yapıldı. İngiliz hükümet yetkilileri saatler süren telefon diplomasisinden sonra "Paris'ten sözlerin saldırı olmadığı açıklamasını aldık" dediler. (Sabah, 8 Şubat 2009)

Küresel kriz, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ile eşi Carla Bruni'nin evlilik yıldönümünü de etkiledi. "Sarkozy'den yıldönümüne kriz ayarı" başlıklı habere göre, Nicolas Sarkozy ve Carla Bruni çifti evliliklerinin yıldönümünü Elysée Sarayı'nda kutladılar, ancak kriz nedeniyle gösterişten kaçındılar. (Sabah, 3 Şubat 2009)

 "Fransa'nın idaresi Bruni'ye emanet" başlıklı haberde ise, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, Le Point dergisine yaptığı açıklamada, siyasi kararlarında eşi Carla Bruni'nin etkili olduğunu itiraf ettiği bildirildi. (Star, 3 Şubat 2009)

 "Carla Bruni Sarkozy'ye 'kürk tehdidi'" başlıklı haberde de hayvan hakları konusundaki agresif eylemleriyle ünlü PETA'nın adlı kuruluşun evlilik yıldönümünde Carla Bruni-Sarkozy'ye gönderdiği mektupta kürk giymemesi için uyardığı belirtildi. (Radikal, 4 şubat 2009)

Fransa'dan iç siyaset haberleri

Geçen hafta Fransa iç siyasetine ilişkin haberlerin en başında Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner hakkındaki iddialar vardı.

Bernard Kouchner(Foto: Reuters)

Bernard Kouchner
(Foto: Reuters)

Gazeteci Pierre Pean'in kaleme aldığı "K'ya Göre Dünya" isimli kitapta Bernard Kouchner'nin ismini ve nüfuzunu Afrika ülkelerinde iş yapan şirketlerine milyon dolarlık ihale kapmak için kullandığı yolunda iddialara yer verilmesi, "Yolsuzlukta da 'sınır tanımadı'" başlığıyla haberleştirildi. Habere göre, Bakan Kouchner, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Direktörlüğü başta olmak üzere bulunduğu farklı görevlerde, "Africa Steps" ve "Imedia" isimli şirketleri için maddi çıkar sağlamakla suçlandı. (Sabah, 4 Şubat 2009)

Bernard Kouchner'nin hakkındaki yolsuzluk iddialarını yalanlaması ve dava açacağını açıklaması da "Yolsuzluk iddialarını yalanladı" başlığıyla haberleştirildi. (Sabah, 6 Şubat 2009)

"Fransa'nın Che'si yeni partiyle yola çıktı" başlıklı haberde, 40 yıllık Devrimci Komünist Birliği'nin (LCR) kendini feshedip Yeni Antikapitalist Parti (NPA) ile devam kararı aldığı, yeni oluşumun liderliğini 'Fransa'nın Che Guevarası' olarak bilinen 35 yaşındaki postacı Olivier Besancenot'nun üstlendiği bildirildi. (Radikal, 7 Şubat 2009)

 "Ermenileri çıldırtan özür" (Hürriyet) ve "'Soykırım' pişmanlığı Fransa'yı karıştırdı" (Zaman)  başlıklı haberlere göre, Fransız Parlamentosu'nun 2001 yılında çıkardığı, 1915 olaylarını "Ermeni soykırımı" olarak tanımlayan yasa, sekiz yıl sonra tartışmaya açıldı. Yasaya olumlu oy veren eski kültür bakanı Sosyalist Jack Lang'ın geçen yıl tarihçilere "Evet oyu verdim çünkü ahlaki ve tarihi bir tamir eylemi olduğunu düşünüyordum. Şimdi aynı şekilde davranır mıydım, bilmiyorum." dediğinin ortaya çıkması ortalığı karıştırdı. Konuşmasında soykırım yerine katliam terimini kullanan Lang, sözlerinin internet sitelerinde yayınlanmasının ardından Ermeni diasporasının yoğun baskısına maruz kaldı. Ermeni Dernekleri Koordinasyon Konseyi (CCAF) Başkanı Alexis Govciyan, Lang'ı bir mektupla protesto ederken, Daşnak Sütyun Derneği'nin Fransa şubesi Lang'ı Fransa'ya ve insanlık değerlerine küfür etmekle suçladı.  (4 Şubat 2009)

"Muhbirlik' yapan kaçaklara 10 yıllık oturma izni" başlıklı haberde kaçak yollarla Fransa'ya gelen göçmenlerin, kendilerini taşıyan şebekeyi ihbar etmeleri karşılığında 10 yıllık oturma izni alabilecekleri bildirildi. Göçmen Bakanı Eric Besson, uygulamanın insan kaçakçılığı yapan şebekeleri dağıtmayı amaçladığını söyledi. (Hürriyet, 5 Şubat 2009)

Eric Besson Fransa'nın kuzeyindeki bir sığınakta yasa dışı göçmenlerle görüşürken.(Foto: Reuters)

Eric Besson Fransa'nın kuzeyindeki bir sığınakta yasa dışı göçmenlerle görüşürken.
(Foto: Reuters)


                  Rahmi Yıldırım / Ankara / 9 Şubat 2009