Yayın tarihi 28/12/2009 Son güncelleme 28/12/2009 12:09 TSİ
RFI Türkçe İnternet Yayını’nda yolun sonuna gelinirken, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinde yeni bir müzakere başlığının açılması geçen hafta medyada yer bulabilen haberler arasındaydı. Medyada, Fransa’daki ulusal kimlik tartışması ve Türkiye Mevsimi’yle ilgili haber ve yorumlar da vardı.
AB yolculuğunda çevre pazarlığı
Geçen hafta başında Brüksel’de toplanan hükümetler arası konferansta, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinde çevre konusunda müzakereye başlanması kabul edildi. Konferansta Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başmüzakereci Devlet Bakanı Egemen Bağış ve Çevre Bakanı Veysel Eroğlu temsil ettiler.
Yeni bir müzakere başlığının açılması ertesi gün gazetelerinde “AB’ye vize eleştirisi” (Radikal), “Davutoğlu’ndan AB’ye vize resti” (Zaman), “AB’ye vize resti” (Milliyet), “Bakandan AB’ye vize uyarısı” (Hürriyet) başlıklarıyla haberleştirildi. Haberlerde, konferansa katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “AB ile vizesiz seyahat için tüm hazırlıkları yapacağız. Buna rağmen AB vizesi kalkmazsa çifte standart olur.” dediği bildirildi. Habere göre AB'nin Türkiye'ye vize engelini kaldırması konusundaki müzakereler Ocak ayında başlatılacak. Vizesiz girişler için, önce Türkiye ile AB arasında "iade anlaşması"nın yapılması gerekiyor. Davutoğlu, anlaşmanın bir iki ay içinde tamamalnacağını söylerken, AB yetkilileri gecikebileceğini belirttiler. (22 Aralık 2009)
Milliyet gazetesinin diplomasi yorumcusu Sami Kohen, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AB’den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış ve Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun Brüksel’deki hükümetler arası konferansa katılmalarını, “Sırf AB’nin hatırı için değil” başlıklı yazısında irdeledi. Kohen, “Ankara, sıradan bir toplantıyı fırsat bilerek, AB ile bütünleşmeyi hâlâ dış politikasının temel hedeflerinden biri saydığını göstermeyi amaçlıyor.” görüşünü kaydetti. (22 Aralık 2009)
Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, “Merhaba Brüksel” başlıklı yazısında, çevre konusunda müzakereye başlanmasını irdelerken, aynı gün Sırbistan’ın AB’ye tam üyelik için başvuruda bulunduğuna dikkat çekti. Türkiye’den sonra başvuran Hırvatistan’ın 2012 başında 28'inci üye olacağını belirten Şafak, “Fransa ‘Tam üyeliğe götüreceği’ gerekçesiyle 5 başlığı engelliyor. 2012 başında Nicolas Sarkozy hâlâ Fransa'nın başında olacağına göre, Türkiye'yi ‘Tam üyeliğe götürecek’ başlıklar asla masaya getirilemeyecek. Daha masaya oturmadan vize muafiyeti kazanan Sırbistan mı daha önce müzakereleri tamamlayacak, yoksa Türkiye mi?” görüşünü kaydetti. (22 Aralık 2009)
Sabah gazetesinden Nur Batur da, Türkiye’nin AB sürecine ilişkin öngörülerini “Ankara'dan 2010'da AB için eylem planı” başlığıyla kaleme aldı. Türkiye’nin 2010'u “AB açılım yılı” ilan ettiğini yazan Batur, Başmüzakereci Egemen Bağış’ın “Hedefimiz önümüzdeki yıl AB rüzgârı estirmek. Gerekli yasalar Meclis'ten geçirilip ülkenin tanıtımına ağırlık verilecek.” sözlerini aktardı. Türkiye’nin AB'ye tam üye olsa da, olmasa da siyasi, ekonomik ve sosyal reformları sürdüreceğini ve üyelik için AB'yi zorlayacağını kaydeden Nur Batur, müzakere başlıklarından 8’inin Kıbrıs sorunu engeline takıldığına, 5’inin de Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıkan Fransa tarafından bloke edildiğine dikkat çekti. Nur Batur, “Sarkozy'nin çıkarlarının Türkiye'yle kesişeceği hesaplanıyor. Çünkü Sarkozy de Türkiye gibi, Akdeniz, Ortadoğu ve Kafkaslarda aktif rol oynamaya çalışıyor. Yani, Fransa'nın er ya da geç Türkiye'nin kapısını çalmak zorunda kalacağı hesaplanıyor.” görüşünü
Türkiye Mevsimi’nde sona doğru
Geçen hafta Türk gazetelerinde Fransa’da Türkiye Mevsimi konulu iki köşe yazısı yer aldı.
Sabah gazetesinden Erdal Şafak, “Yükseliş ve düşüş” başlıklı yazısında, Fransa'da Türkiye Mevsimi’nin bitmesine üç ay kaldığına dikkat çekti. Türk halkının sadece yüzde 1'inin yılbaşı tatilini yurt dışında geçirdiğini belirten Şafak, Paris'i seçecek olanlara "71, rue du Temple, Paris 3e." adresindeki "Musee d'Art et d'Histoire du Judaisme"i, yani "Yahudilik Tarihi ve Sanatı Müzesi"ni görmelerini önerdi. Müzede, "Kamondolar'ın İhtişamı" konulu bir serginin yer aldığını belirten Erdal Şafak’ın anlattığına göre, sergideki eserler İstanbullu bir Sefarad Yahudisi ailenin son üyelerinden biri olan Kont Isaac de Camondo tarafından 1911'de Louvre Müzesi'ne bağışlandı. Kırım Savaşı'nda Osmanlı'yı finanse eden Kamondolar, daha sonra Avrupa'ya gittiler. Osmanlı bu göçe hiçbir güçlük çıkarmadı... Paris’e yerleşen Kont İsaac de Camondo’nun çocukları İkinci Dünya Savaşı’nda Paris'i işgal eden Naziler tarafından toplama kampına götürüldüler. Mareşal Petain hükümeti engel olmadığı gibi Kamondo ailesinin tüm servetine el koydu. Erdal Şafak, “Kamondolar'ın hizmetini Osmanlı tüm servetlerini yurt dışına çıkarmalarına izin vererek ödüllendirmişti; Fransa ise servetlerine el koyarak ve ölüm kamplarına göndererek...” görüşünü kaydetti. (27 Aralık 2009)
Cumhuriyet gazetesinde yazan Bedri Baykam da, “Paris’te Skandal: Atatürk’e Resmi Ayıp!” başlığı altında, “Fransa’da Türkiye Yılı”nın en görkemli sergisi sayılan “Bizans’tan İstanbul’a” sergisini Paris’te Grand Palais’de görünce çok sinirlendiğini belirtti. Sergide İstanbul için, “Ah bu Atatürk yok mu? Anlayacağınız güzelim kenti neredeyse rehin alıp hayalet şehir yapmış, apoletlerini sökmüş de Allah’tan 50’lerde (Menderes sağ olsun), yeni dönem hükümeti ona iade-i itibar getirmiş!” izlenimi yaratıldığını savunan Baykam, sergide Atatürk ve Cumhuriyet döneminin yeterince yansıtılmadığını öne sürdü. Baykam, “Yoksa Paris’te, aynen Cumhurbaşkanlığı forsuna saldırıda olduğu gibi bir ‘Hayrünnisa Hanım ayarı’ mı yapılmış? Sergiyi gezen Gül’ün, kendisini eski partisinin arka bahçesinde hissetmesini sağlamışlar!” görüşünü kaydetti. (22 Aralık 2009)
Fransa’da ulusal kimlik tartışması
Fransa’da ulusal kimlik tartışması geçen hafta da Türk medyasının gündemindeydi.
Ulusal kimlik tartışmasıyla ilgili olarak İngiliz gazetesi The Guardian’da çıkan bir makale “Fransa'da ulusal kimliğin kökü İhtilal'de yatıyor” başlığıyla aktarıldı. Makalenin yazarı Agnes Poitier, Fransız tanımının Fransız İhtilali’nin özgürlük, eşitlik ve kardeşlik sloganına dayandığını anımsattı; bugün Nicolas Sarkozy’nin gündeme getirdiği Fransız kimliği tartışmasının, anlamsız, boşuna ve genellikle ırkçılığa kayan bir tartışma olduğunu belirtti. (Hürriyet, 23 Aralık 2009)
“Ulusal kimlik tartışması ırkçılığa varınca” başlıklı haberde, Sarkozy tarafından başlatılan ''ulusal kimlik'' tartışmasının sona erdirilmesi için imza kampanyası başlatıldığı bildirildi. Habere göre, sinema sanatçıları Isabelle Adjani, Josianne Balasko ve Yvan Attal, şarkıcı Jane Birkin, felsefeci Benjamin Stora ve Bernard-Henri Levy, Irkçılıkla Mücadele Derneği (SOS) kampanyanın öncüleri arasında yer alıyor. Dilekçeye imza atanlar, Liberation gazetesine tam sayfa ilan vererek, tartışmanın yaratacağı olumsuz sonuçlara dikkati çektiler. (Star, 21 Aralık 2009)
“Kimlik tartışması Fransa'yı böldü” başlıklı haberde, Le Parisien gazetesinde yayımlanan ankete göre, Fransızların yarısının ülkedeki Müslümanlar üzerinde yoğunlaşan kimlik tartışmasından rahatsızlık duyduğu, ancak tartışmanın 4 ay sonra yapılacak seçimler öncesinde Sarkozy'nin aşırı sağ seçmen nezdindeki desteğini artırdığı belirtildi. Ankete göre, Sarkozy son bir ayda aşırı sağcı parti Ulusal Cephe seçmenleri nezdindeki popülaritesini yüzde 14 artırdı. (Zaman, 22 Aralık 2009)
“Sarkozy ve Obama'ya Müslümanlardan uyarı” başlıklı haberde, Müslümanlara yönelik ayrımcılığa karşı uyarılara yer verildi. Habere göre, Amerikalı Müslümanların en büyük insan hakları örgütlerinden Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR), ABD Başkanı Barack Obama'dan, 'ülkede alarm verici boyutlara ulaşan İslam karşıtı nefrete' karşı harekete geçme çağrısında bulundu. Fransa İslam Konseyi'nin Türk Başkan Yardımcısı Haydar Demiryürek de İslam Konseyi üyeleriyle birlikte Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi ziyaretlerinde ulusal kimlik ve çarşaf yasağı tartışmalarıyla ilgili olarak uyarıda bulundu. Demiryürek, bu tartışmaların, Fransa'daki Müslüman toplumunu incittiğini söyledi. Sarkozy ise Fransa'nın demokratik ve laik devlet yapısına dikkat çekti ve hiçbir ayrımcılığa izin vermeyecekleri teminatını verdi. (Akşam, 25 Aralık 2009)
Sarkozy’nin, ülkede kara çarşaf yasağı ve milli kimlik tartışmalarıyla alevlenen gerginliği yatıştırmak için Fransız İslam Konseyi yönetimiyle görüşmesi, “İslam’ın Fransa’da yeri vardır” (Hürriyet) ve “Sarkozy’ye uyarı” (Cumhuriyet) başlıklarıyla da haberleştirildi. (25 Aralık 2009)
Bu arada “Fransa'da liselerde mini etek ayaklanması” başlıklı haberde ise, liselerde kıyafet yasasının büyük tartışmalara yol açtığı, ülkenin dört bir yanında liselilerin, "seksi kıyafet" yasağına karşı ayaklandıkları bildirildi. Habere göre, ülkenin dört bir yanında liseliler, okullara mini etek veya şortla giderek kararı protesto ediyor... Bu hareketler Fransız solu tarafından desteklenirken yeni bir "seks devrimi"nin başlangıcı olarak gösteriliyor. (Vatan, 23 Aralık 2009)
Öte yandan “Fransa ona bedel ödeyecek” başlıklı haberde, Fransa’nın, Cezayir ve Güney Pasifik'te yaptığı nükleer denemelerden zarar gören 150 bin kişiye tazminat ödeyeceği bildirildi. Habere göre, mağdurlara tazminat ödenmesini amaçlayan yasa tasarısı Senato’dan geçti; Ulusal Mecliste de onaylanmasıyla yasama süreci tamamlanmış olacak. (Yeni Şafak, 24 Aralık 2009)
RFI yönetiminin duyurusunda da belirtildiği üzere, RFI Türkçe İnternet Yayını sona eriyor.
Okuyuculara ne ölçüde yararlı oldu bilemem; ama, gerek Fransa’dan basın özetlerinden gerekse site için hazırladığım Türkiye’den basın özetinden ben çok yararlandım.
Başka bir iletişim kanalında buluşabilmek dileğiyle şen ve esen kalın.
Rahmi Yıldırım / Ankara / 28 Aralık 2009